27.09.2016

ilçe tanıtımı

Silvan Müftülüğü

Silvan'ın dini yapısı ve bu yapının idaresi İslam tarihinin ilk dönemlerine kadar gitmektedir. Hz. Ömer döneminde fethedilen Silvan ve çevresi, ilk dönemden itibaren dini ve bilimsel bilgilerin merkezi noktalarından biri olmuş, İmam Zehebi, Kaffal Şaşi gibi tarihe damgasına vuran büyük şahsiyetlerin yetişmesine sebep olmuştur.

Osmanlının idaresine geçtikten sonra önemli ilmi şahsiyetlerin yetiştiği Silvan'da en son yetişen ilim ve devlet adamlarını başında kadılık ve fetva hizmeti yürüten Kadı Ahmet Hamdi Efendi olmuştur. Sadece kadılık ve fetva hizmetlerini yürütmekle iktifa etmeyen Ahmet Hamdi Efendi, bölgede ilmi ve ahlaki donanımıyla nam salmış birçok meşhur alimin de yetişmesine sebep olmuştur. Bölge çapında tanınan ve birçok eseri bulunan Molla Hüseyin Küçük ile Molla Yahya Ferhende (Melikoğlu) bunlardan sadece birkaçıdır. 

Cumhuriyet döneminde, 3 Mart 1924 tarihinde Diyanet İşleri Başkanlığının kurulmasıyla birlikte bütün il ve ilçelerde oluşan taşra teşkilatı doğrultusunda Silvan'da da Silvan İlçe Müftülüğü ihdas edilmiştir. İlk Müftülük binası, tarihi Selahaddin Eyyubi Camisinin kıbleye doğru sağ tarafta avlunun içinde yapılmıştır. Daha sonraları orası yıkılıp bu defa aynı caminin sol tarafında yeni bir yer yapılarak 1991 tarihine kadar Müftülük hizmetleri burada sürdürülmüştür. 1991 tarihinden sonra ise caminin hemen yanıbaşında yapılan yeni Hükümet Konağına taşınmış burada, 2009 yıllına kadar kalınmıştır.

2005 yılında eski cezaevinin bulunduğu arsanın Diyanet İşleri Başkanlığına tahsis edilmesiyle birlikte, Müftülüğe ait müstakil bir bina yapımına başlanmış ve bu bina halkın da desteğiyle 2009 yılında bitirilerek hizmete girmiştir.

Cumhuriyet döneminde, Silvan'a ilk olarak atanan müftü 1909 tarihinden itibaren Osmanlı'nın son döneminde de Silvan Müftülüğünü yapan Abdurrahman Elhuseyni Efendi (Yardımcı) olmuştur. 1934 tarihine kadar bu görevi deruhte eden Abdurrahman Yardımcı'dan sonra aynı görevi 1956 tarihine kadar oğlu Mehmet Hadi Yardımcı yürütmüştür.

Silvan Tarihi

Asurlar Zamanında kurulmuş olduğu söylenen,Silvan,Diyarbakır ile ortak bir geçmişe sahiptir.Büyük Tigran tarafından kurulan Tigranokerta olarak bilinen Silvan, Helenistik Çağın en büyük ve en önemli kentlerinin başında gelmektedir. M.Ö 77 yılında 300 bin nüfusu ile bir imparatorluk başkenti olan Silvan'da 12 Yunan kentinin halkı yaşamaktaydı. 

M.S 410 yılında Mar Marutha tarafından İran hükümdarı II. Şapur tarafından katledilen Hristiyan askerleri arasında "Kırklar" diye bilinen 40 Hristiyan şehidinin kemiklerinin büyük bir merasimle getirtip inşa ettirttiği kalede yapılan kemerlere bu kemikleri gömdüğü için Bizanslılar şehre Matryropolis (Şehitler Şehri ) adını vermişlerdir. VI.yy'da Bizans İmparatoru Justinanus'un Silvan Kalesini güçlendirip bu kale şehre kendi adını vererek, ,Justinianopolois'i Perslere karşı çok önemli bir garnizon olarak kullandı.

639 senesinde , Hz.Ömer döneminde, Iyaz Bin Ganm tarafından Bizanslıların idaresindeki Silvan fethedilir. Sonraki dönemlerde Hamdaniler (980-984), Mervaniler (984-1085 ) ,Büyük Selçuklu İmparatorluğu - Artuklu Beyliği , Eyyubiler, Anadolu Selçuklular'ın idaresinde kalan Silvan 1259 yılında Hulagu önderliğindeki Moğollar tarafından zaptedilip, harabeye çevirilmiştir.Daha sonra İlhanlılar, Akkoyunlular (1375'e kadar), Karakoyunlular, Timur Döneminde ise (1397-1506) Silvan tekrar Akkoyunlulara veriliyor.

1506'da Safevilerin idaresine geçen Silvan , 1514 Çaldıran savaşı'ndan sonra 1524 senesinde Osmanlı Devleti'nin idaresine geçmiştir.

İslamiyet döneminde de Ortaçağ'ın en parlak kentlerinden biri olması ,Meyyefarkin adıyla Mervani Devleti'nin başkenti, Artuklu Devleti'nin ikinci başkenti ,Eyyubilerin ana merkezi olması ,Silvan'ın tarihte önemli bir rol almasına sebep olmuştur. Mipherket, Muhargin, Farkin, Sliv, Sıliva ve bugünkü adıyla Silvan, 1873 yılında ilçe merkezi olarak Diyarbakır'a bağlanan en büyük ilçelerden biri olmuştur. 

Atatürk, Silvan'da bulunan 16. Kolordu Karargahı'na, 14 Nisan 1916'da Mirliva (General) olarak terfi etti. . Burada görev yaptığı sırada verdiği taarruz emri ile 7 Ağustos'ta Muş, 8 Ağustos'ta da Bitlis , Rusların elinden geri alınır. Atatürk'ün ,Silvan'da kaldığı dönemlerde Sadık Üstün'e göndermiş olduğu mektupları, hala bu aile tarafından muhafaza edilmektedir. 

Silvan sahip olduğu tarihle eşdeğer önemli tarihi eserlere sahiptir. Surlarla çevrili kalesi ve burçlarıyla yüksekliği 25 metreyi geçen ve dünyada dolgu sistemiyle yapılan tek kale-şehir olması; efsane aşka konu olan Zembilfroş Burcu, dünyanın en geniş taş kemerli köprüsü olan Malabadi Köprüsü, Kemuk Köprüsü (baraj altında kaldı); Bizans bazilikanı sütunlarında kullanmak suretiyle yapılan ve bölgenin büyük camilerinden olan Selahattin-i Eyyubi Camii (Ulu Camii) ,Karabehlülbey Camii, Kıldan Kilisesi (Belediye Camii), Eyyubi Camii (Kırık Minare), Boşat Kalesi, Helda Kalesi, Şemak Kalesi kalıntıları, Roma Eseri olan Başıka Kalesi ; yine ilçe merkezinde bulunan Atatürk Evi Müzesi, Üstünlerin Evi, Azizoğullarının Evi...,çeşmeler,türbeler ; Temtemburg ve Hemido Mağarası, Paleolitik çağdan kalma buluntuların olduğu ve Ortaçağ'da Hristiyanlar tarafından iskan edilen , birbirine koridorlarla bağlı 300 adet odadan oluşan ve kapladığı alan itibariyle dünyada emsal teşkil eden Hasuni Mağaraları ve Hasuni Kilisesi ; çok önemli tarihi miraslarımızdandır.

İlçe merkezinde her yıl Mayıs ayında kutlanan Sere Gülan Şenlikleri, yine Silvan'ın Kumgölü Köyünde her yıl kutlanan Murat (Serhıvde ) şenlikleri...gibi tarihi ve kültürel zenginlikler turistik çekiciliğe sahip ender yerleşim yerlerimizdendir.

Bu Kale-Şehir, tarihin bütün dönemlerinde ayrı bir önem ve zenginlik kazanmıştır. Ayrıca Malabadi Köprüsü yakınlarında, Silvan-Kozluk İlçe (Batman ili sınırlarında yer alan ) sınırlarında bulunan ve Anadolu'nun ilk yerleşim yerlerinden olan Hallan Çemi Höyüğü'ndeki Neolitik Dönemden kalma buluntular da , Silvan'ın ve bölgenin tarihi geçmişine ışık tutmaktadır.

Bugün yalnızları yaşamakta ama yine bugün uzaklardan yakınlaşmak isteyen ve yeniden, tarihiyle geleceğini yaratan ellerin sıcak ve dost dokunuşunun yaratı gücünde buluşmak istiyor.Bugün geleceğine eski ve yeninin dönüşümünde yeniden var olmak istiyor.; Bugün keşfedilmeyi değil, keşfedilmişliğin parıltısının tekrar iadesini istiyor.Ödenecek borçlarla değil; eskimeyi ve eskiyle buluşturan yeninin doğurgan gücü olmak istiyor. Bugün Silvan , sizlerle buluşmak istiyor.

Batısında; Diyarbakır ve Hazro, Kuzeyinde ; Lice ve Kulp ilçeleri, Doğusunda ; Batman ili Güneyinde Bismil ilçesi ile komşu olan Silvan, Diyarbakır ile ortak, eski bir geçmişe sahiptir. Antik dönemde SOPHANANE olarak anıldığı ve İ.Ö 77 yılında kurulduğu kabul edilen Tigran Krallığının başkenti TİGRANOKERTA şehri olduğu bilinen Silvan, Helenistik Çağın en büyük ve en önemli kentlerinin başında gelmekteydi. Bizanslılar döneminde Azizler Kenti anlamına gelen MARTİRAPOLİS adını aldığı, daha sonra Süryaniler tarafından MİFERKET, Ermenice NPHRKERT, MUHARGİN, İslam kaynaklarında ise MEYYAFARİKİN, MAFARKİN, FARKİN olarak anıldığı bilinmektedir.Yine Bizans İmparatoru Justinianos döneminde Silvan, Perslere karşı önemli bir garnizon olarak kullanıldığı için şehre JUSİNİANOPOLİS olarak adlandırıldığı bilinir.

Bölgede yapılan araştırmalar sonucunda Silvan'a 7 km. uzaklıktaki Hasuni Mağaralarının Anadolu'nun ilk yerleşim yerlerinden biri olduğu ve mağaraların Mezolitik dönemde yerleşim gördüğü tespit edilmiştir.

Silvan çevresinin daha sonra Neolitik ve Kalkolitik dönemde de yerleşim gördüğü İ.Ö 3. binden itibaren Huri-Mitanniler, Asurlular, Urartular, Bit Zamanı Krallığı, Medler, Persler, Selevkoslar, ve Partların egemenliğine sahne olduğu, İ.Ö. 69- İ.S.53 tarihleri arasında kente hakim olan Romalılardan sonra İ.S. 226 yılına kadar kentin, Romalılar ve Sasaniler arasında el değiştirdiği bilinmektedir. 

İ.S. 589 yılında Bizanslıların egemenliğine giren Silvan, 639 yılında İslam Orduları tarafından fethedilir.Sonraki dönemlerde Hamdaniler, Mervaniler, Büyük Selçuklu İmparatorluğu, Artuklu Beyliği, İnaloğulları, Nisanoğulları, Eyyubiler, Anadolu Selçukluları gibi medeniyetlerin idaresine geçen Silvan, 1259 Moğollar tarafından zaptedilip harabeye çevrilir. Daha sonra İlhanlılar, Akkoyunlular, Karakoyunluların eline geçen Silvan, 1506 yılında Safevilerin, 1524 tarihinde de Osmanlı Devleti'nin idaresine geçmiştir. 

İslamiyet döneminde de Ortaçağ'ın en parlak kentlerinden biri olması, Meyyafarkin adıyla Mervani devleti'nin başkenti , Artuklu Beyliği'nin ikinci başkenti, Eyyubilerin ana merkezi olması, Silvanın tarihte önemli bir rol almasına sebep olmuştur. Tarihte TİGRANOKERTA, MARTİRAPOLİS, MİFERKET, NPHRKERT, MUHARGİN, JUSTİNİANOPOLİS, MEYYAFARİKİN, MAFARKİN, FARKİN, SLİV, SILİVA, ve bugünkü adıyla Silvan .1873 yılında ilçe merkezi olarak Diyarbakır'a bağlanan en büyük ilçelerden biri olmuştur.

Silvan sahip olduğu zengin kültürü bünyesinde barındıran ve özgün bir kültür yaratmayı başarmış ender kentlerimizden bir tanesidir. Fakat ne yazık ki bugün sahip olduğu bu tarihi ve kültürel mirasları kaybetme tehlikesi ile karşı karşıyadır.